3 Aralık 2012 Pazartesi

TÜRKİYEDE YETİŞEN TARIM ÜRÜNLERİ VE BÖLGELERE GÖRE DAGILIŞI


TÜRKİYEDE YETİŞEN TARIM ÜRÜNLERİ VE BÖLGELERE GÖRE DAGILIŞI



Buğday:İlk yetişme döneminde (ilkbaharda) yağış ister. Olgunlaşma ve hasat döneminde kuraklık gerekir.Bu özelliğinden dolayı Karadeniz kıyılarında tarımı yapılamaz.

Ayrıca düşük sıcaklıklardan dolayı Doğu Anadolu Bölgesinin yüksek yerlerinde tarımı yapılamaz. Bunların dışında bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir.Yazlık ve kışlık olmak üzere 2'ye ayrılır.


Buğday üretimi iklimdeki karasızlıktan dolayı bazı yıllar artarken, bazı yıllar düşer. Bu nedenle üretimin az olduğu yıllar dışarıdan satın alırız,üretimin fazla olduğu yıllar dışarıya satarız.Üretimin en fazla olduğu bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir.

(Marmara,Akdeniz,Güneydoğu,Karadeniz,Ege, Doğu Anadolu) İl olarak en fazla Konya,Ankara ve Adana'dır.

Arpa:Soğuğa ve sıcağa dayanıklıdır. Bundan dolayı buğdayın yetişebildiği her yerde yetişir. Ayrıca düşük sıcaklıktan dolayı buğdayın yetişemediği Doğu Anadolu'nun yüksek yerlerinde de tarımı yapılabilir. Üretim en fazla İç Anadolu Bölgesinde gerçekleşir.(yaklaşık %40'ı) Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri izler.

Mısır:Yetişme döneminde bol su ister. Bundan dolayı yurdumuzda sulama imkanı olan bütün her yerde tarımı yapılabilir. Yağ elde edilmeye başlandıktan sonra tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir

Bugün mısır üretimimizin yarısına yakını Akdeniz Bölgesinden elde edilir (Adana çevresi başta gelir).

Üretimde 2. bölge Karadeniz Bölgesidir (Buğdayın yerine tarımı yapılmaktadır.) Bölge halkının temel besin maddesi olduğundan ticarette değeri yoktur.

Çeltik(Pirinç:Çeltik ilk çimlenme döneminde bol su ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir.

Yurdumuzun sıcaklık şartları çeltik tarımına elverişlidir. Fakat su sorunu vardır. Bu sebeple tarımı akarsu kenarlarında gelişmiştir. Çeltik tarım alanlarında sivrisinek çok geliştiğinden ekim alanları devletin kontrolündedir (yerleşim birimleri çevresinde tarımına müsaade edilmemektedir.)

Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz Marmara Bölgesidir. Başta Edirne ilimiz gelmektedir. Ayrıca Balıkesir , Çanakkale ve Bursa çevrelerinde de tarımı yapılır.

Üretimde ikinci bölge Karadeniz Bölgesidir. Başta Samsun olmak üzere, Çorum, Sinop, Kastamonu çevresinde tarımı gelişmiştir.

Akdeniz bölgesinde Silifke ve Amik ovaları önemli çeltik ekim alanıdır.

Üretimimiz yeterli olmadığından ithal etmekteyiz.

Çavdar: Serin yayla iklimi ister. Yem sanayisinde kullanılır. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir.

Yulaf:Besin sanayinde,hayvan yemi olarak ve yüksek alkollü içeceklerin imalinde kullanılır.Üretimde İç Anadolu İlk sıradadır.

BAKLAGİLLER

Nohut: İlk yetişme döneminde yağış ister. Hasat döneminde kuraklık gerekir. Yurdumuz iklim şartları genelde nohut tarımına elverişlidir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde yapılmaktadır. Bu bölgemizi Akdeniz ve Ege Bölgeleri takip etmektedir.

Mercimek: Kuraklığa dayanıklı olduğu için en fazla tarımı G. Doğu Anadolu Bölgesinde gelişmiştir. Mercimek üretimimizin yarıdan fazlası bu bölgeden karşılanır (kırmızı mercimek). Üretimde ikinci bölgemiz İç Anadolu Bölgesidir(yeşil mercimek).

Fasulye: Yurdumuzda sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde en büyük paya sahip bölgemiz İç Anadolu'dur

SANAYİ BİTKİLERİ

1-Tütün: Kıraç arazilerde yetişebilir. İlk yetişme döneminde su ister. Daha sonra mutlaka kuraklık olmalı. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir

Ancak kaliteli tütün yetiştirilmesi amacıyla ekim alanları devlet tarafından sınırlandırılmıştır.

Üretimde 1. Ege Bölgesidir ( Manisa, İzmir, Aydın, Muğla, Denizli ve Uşak çevresi).

2. G.Doğu Anadolu Bölgesi

3.Karadeniz Bölgesidir.

2-Şeker Pancarı: Yurdumuzda tarımı 1925 yılında Uşak'ta başlamıştır (ilk fabrika Uşak'ta 1926 yılında kuruldu). Bugün fabrikaların kurulduğu her yerde tarımı yapılmaktadır. Belirli iklim ve toprak isteği yoktur. Sulama imkanı olan her yerde tarımı yapılabilir. Üretimde 1. İç Anadolu Bölgesidir.

Ş.pancarı tarladan söküldükten sonra kısa bir süre sonra işlenmesi gerektiğinden tarımı fabrikalar çevresinde yapılır. Ayrıca pancar küspesi hayvan yemi olarak kullanıldığı için buralarda besi hayvancılığı da gelişmiştir.

Kıyı bölgelerimizde tarımı yapılmaz. Sebebi buralarda daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik verilmesidir.

3-Pamuk: Alüvyal toprakları sever. Ayrıca yüksek sıcaklığa ihtiyaç duyar. Yetişme döneminde bol su, hasat döneminde kuraklık gerekir. Üretimde 1.Güneydoğu Anadolu Bölgesir(En fazla Ş.Urfa Çevresi). Gap ile birlikte tarımı hızla gelişmektedir.

2.Ege Bölgesi (kıyıdaki bütün çöküntü ovalarında), 3.Akdeniz Bölgesi (başta Adana olmak üzere Hatay, İçel, Antalya Çevresi), Ayrıca Marmara Bölgesinde Balıkesir, Bursa ve Çanakkale çevresi ile Doğu Anadolu

Anadolu Bölgesinde etrafı dağlarla çevrili çukur alanlarda tarımı yapılır(Elazığ ve Iğdır çevresi).

4-Çay: Tropikal iklim bitkisidir. Bol ve düzenli yağış ister. Bulutlu gün sayısı fazla olmalıdır. Kışlar ılık geçmelidir

Yurdumuzda en iyi yetişme şartlarını Doğu Karadeniz Bölümünde bulmuştur. Bugün Rize başta olmak üzere Ordu'dan Gürcistan sınırına kadar olan kıyı kesimde tarımı yapılmaktadır. Yurdumuzda çay tarımı Cumhuriyetin ilanından sonra başlamıştır (1924). Çay tarımının tamamı Karadeniz bölgesindedir.


5-Zeytin:Akdeniz iklim bitkisidir. Ancak Akdeniz Bölgesinde tarımı fazla gelişmemiştir. Daha fazla gelir getiren ürünlere öncelik tanınmasından dolayı. Bugün üretimde;

1. Ege Bölgesi (Kıyı Ege Bölümündeki ova ve kenarlarında, Manisa, Aydın, İzmir, Muğla , Denizli çevresi).

2. Marmara Bölgesi-Güney Marmara kıyıları (en kaliteli sofralık zeytin bu bölgeden Gemlik çevresinden elde edilir).

3. Akdeniz Bölgesi (Antalya çevresi en fazla).

-Ayrıca Doğu Karadeniz'de Çoruh vadi oluğunda (Artvin) ve G:Doğu Anadolu --Bölgesi'nde G.Antep çevresinde tarımı yapılır.

-Zeytinin devirli üretim özelliğinden dolayı; üretim bir yıl fazla , bir yıl azdır.

-Dünya zeytin üretiminde İtalya , İspanya ve -Yunanistan'dan sonra 4. sıradayız.

6-Ayçiçeği: İlk yetişme döneminde su , hasat döneminde kuraklık ister. Bundan dolayı Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde sulama ile tarımı yapılır. Üretimde 1. Marmara Bölgesi (Ergene Bölümü). 2. Karadeniz Bölgesi (Orta Karadeniz) 3. İç Anadolu Bölgesi'dir.

7-Haşhaş: Doğu Karadeniz kıyıları hariç bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Ancak uyuşturucu elde edildiği için üretimi devlet kontrolündedir. Bugün başta Afyon olmak üzere Kütahya, Uşak, Denizli, Burdur, Isparta, Konya çevresinde tarımı yapılır. Gıda sanayisinde ve tıpta narkoz  yapımında kullanılır. Bu üretimin  büyük bir bölümü Ege Bölgesinden elde edilir.
 8-Anason:Alkollü içeceklere koku vermek amacıyla ve bitkisel çay olarak kullanılır.Üretim alanları ise Marmara,Ege ve Akdeniz'dir.

9-Keten-Kenevir:Genelde ikisi bir anılmaktadır.

Keten:Tohumları boya sanayinde kullanılır.

(bezir yağı elde edilir)Liflerinden kot ve keten kumaşı yapımında kullanılır.Tamamına yakını Marmara Bölgesinde üretilir.

Kenevir:Lifleri ketene göre daha kaba olan bu bitki çuval,paspas halat yapımında kullanılır.ayrıca bir türünden (hint keneviri)uyuş-turucu elde edildiği için üretimi devlet kontrolün dedir.Üretimin tamamına yakını Batı Karadeniz Bölümünden elde edilir.

10-Soya Fasulyesi:Önceleri daha çok Doğu Karadeniz'de Ordu-Giresun çevresinde tarımı yapılırdı. 1982 yılından sonra yağ sanayisinde kullanılmaya başlanılınca tarımı Akdeniz Bölgesinde hızla gelişmiştir. Kısa sürede geliştiği için bölgede ikinci ürün olarak yetiştirilir. Adana başta olmak üzere İçel, Hatay çevresinde tarımı gelişmiştir. Türkiye üretiminin yaklaşık % 90'ını Akdeniz Bölgesi karşılar.

11-Susam:Sıcak iklim bitkisidir. Yurdumuzda başta G.Doğu Anadolu Bölgesi olmak üzere Akdeniz ve Ege Bölgelerinde tarımı yapılır Yağ elde edilir. Ayrıca helva yapımında kullanılır.

DİĞER TARIM ÜRÜNLERİ
Yer Fıstığı: Akdeniz iklim şartlarında iyi yetişmektedir. En fazla tarımı Akdeniz bölgesinde Adana çevresinde gelişmiştir(%91). Ayrıca G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında, Ege Bölgesi'nde Muğla Manisa ve Aydın çevresi, G. Marmara Bölümü'nde Balıkesir, Çanakkale çevresinde tarımı yapılır. Çerez olarak tüketildiği gibi yağ da elde edilir.

Üzüm: Kışın -40ºC ye kadar dayanabilir. Bundan dolayı meyveler içinde yetişme alanı en geniş

Üzüm üretiminde başta Ege Bölgesi (Manisa, İzmir, Denizli ) gelir. 2. G.Doğu Anadolu Bölgesidir. 3. İç Anadolu Bölgesidir.

Dünya kuru üzüm üretimde birinciyiz ve ihracat yapmaktayız.En az üretim Karadeniz'de yapılır.

İncir:Akdeniz iklim bitkisidir. Kış ılıklığı ister ve yaz kuraklığı ister. En fazla tarımı Ege Bölgesi'nde gelişmiştir (Başta Aydın gelir.) Üretimin %80 i bu bölgeden karşılanır. Ayrıca Akdeniz Bölgesi, G. Marmara ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında tarımı yapılabilir.

Türkiye Dünya kuru incir üretiminde ilk sırada yer alır ve önemli ihracat ürünümüzdür.

Fındık: Anavatanı Türkiye'dir. En iyi yetişme şartları Karadeniz iklim bölgesidir. Yurdumuz üretiminin %80'ini Karadeniz bölgesi karşılar.

En fazla Ordu- Giresun olmak üzere Karadeniz kıyılarında tarımı yapılmaktadır. Ayrıca Marmara Bölgesinde Sakarya çevresinde tarımı yapılır. Türkiye dünya fındık üretiminde ve ihracatında ilk
sırada yer alır (%60-70).


Turunçgiller(Narenciye): Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda tarımı en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir (%88) Antalya başta olmak üzere bütün Akdeniz kıyılarında tarımı yapılabilmektedir.


Ayrıca Ege Bölgesinde İzmir'e kadar olan güney kıyılarında, G.Marmara Bölümünün soğuktan korunmuş kıyılarında, Doğu Karadeniz Bölümünde Rize çevresinde ve G.Doğu Anadolu Bölgesinin batısında tarımı yapılmaktadır.

Muz:Tropikal iklim bitkisidir. Yurdumuzda Akdeniz Kıyılarında tarımı yapılabilmektedir. Bugün tarımı daha çok Alanya - Anamur arasında gelişmiştir.

Elma:Üzümden sonra yetişme alanı en geniş olan meyvedir.(üzümden sonra soğuğa en dayanıklı bitkidir) Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Niğde, Nevşehir, Amasya,

Tokat, Kastamonu, Bursa, Burdur,

Isparta, Antalya önemli elma üretim

merkezlerimizdir.Bölge olarak İç Anadolu ve Akdeniz, üretimin büyük bölümünü karşılar.

Antepfıstığı:En iyi yetişme şartlarını G.Doğu Anadolu Bölgesinde bulmuştur (% 90). Başta Ş.Urfa ve G.Antep gelir. Ayrıca Akdeniz ve Ege Bölgelerinde çitlembik ağaçlarının aşılanması ile de tarımı yapılabilmektedir. Üretim bir yıl fazla bir yıl azdır. Önemli ihracat ürünümüzdür.

Kayısı:Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı D.Anadolu Bölgesi'nde Malatya-Elazığ çevresinde gelişmiştir.



Badem: Kıraç arazilerde yetişebilmektedir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilmektedir. En fazla İç Anadolu Bölgesinde Niğde -Nevşehir çevresinde gelişmiştir.



Şeftali:Güney Marmara(özellikle Bursa çevresi) ve Kıyı Ege

Kestane:Güney Marmara ve Batı Karadeniz.

Yumrulu Bitkiler

Patates: kumlu topraklarda iyi yetişir. Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. En fazla tarımı İç Anadolu Bölgesinde gelişmiştir ( Nevşehir). Ayrıca Ödemiş-İzmir, Sakarya, Trabzon, Erzurum diğer önemli patates üretim merkezlerimizdir.

Soğan-Sarımsak: Bütün bölgelerimizde tarımı yapılabilir. Bursa -Karacabey önemli soğan üretim merkezi iken Kastamonu da sarmısakta önemli merkezimizdir. Soğan-sarmısak tarımı bütün bölgelerimizde yapılabilir.

Sebzecilik: Sebzeler çok fazla su isterler. Yurdumuzda sebze yetiştiriciliği en fazla Akdeniz Bölgesinde gelişmiştir. Bu bölgeyi Ege ve Marmara Bölgeleri takip eder. En az geliştiği bölgemiz D.Anadolu bölgesidir. Sebebi yaz mevsiminin çok kısa sürmesidir. Ayrıca İç Anadolu Bölgesinde de sulama yetersizliğinden dolayı sebze tarımı gelişmemiştir.

Sebze tarımı seracılık faaliyetleri ile Akdeniz ve Ege Bölgelerinde bütün yıl yapılabilmektedir. Seracılığın buralarda gelişme sebepleri; kışların ılık geçmesi ve güneşli gün sayısının fazla olmasıdır.

Seracılık

Sıcaklığı kontrol altına alarak entansif (intansif) tarım metotlarını uygulamak suretiyle mevsiminden önce veya sonra turfanda sebze-meyve üretimi yapılan faaliyettir.

Akdeniz(Antalya Bölümü ve Mersin çevresi),Kıyı Ege,Güney Marmara(Yalova,Bursa Çevresi)
Gül ve Çiçekçilik
%90'dan fazlası Isparta çevresinde yapılır.Çiçekçilik özellikle seralarda Antalya'da ve Yalovada yetiştirilir.

PERİYODİK CETVEL


Periyodik tabloyu kullanarak , her element hakkında belirli bilgiler elde edebiliriz . Örneğin , 1 kilogramlık bir karbon bloğunda kaç karbon atomu bulunduğunu tayin etmek için , karbon atomunun bağıl atom kütlesini kullanmamız yeterli .

    Bağıl Atom Kütlesi: Bir elementin , atom kütle birimi ( atomic mass units: amu ) cinsinden ortalama kütlesini belirtir . Bu rakam , sıklıkla elementin izotoplarının da ortalama kütlesini belirttiği için , ondalıklı bir sayıdır . Bir elementin bağıl atom kütlesinden atom numarasının ( proton sayısının ) çıkarılmasıyla , o elementin nötron sayısı bulunabilir .

    Atom Numarası: Bir atomda bulunan proton sayısı , elementi tanımlar ve atom numarası olarak adlandırılır . Atomda bulunan proton sayısı aynı zamanda , elementin kimyasal karakteri hakkında da bilgi verir .
       

    Periyodik tabloda sıklıkla karşılaşılan görünüm , yandaki gibidir . Burada , element simgesinin altında verilen "bağıl atom kütlesi" , proton ve nötron sayısının toplamına eşittir .
    Element simgesinin üstünde verilen atom numarası da , proton sayısına eşit olduğuna göre , bu iki sayının farkı bize elementin nötron sayısını verir .


    Örnek: Kalsiyumun ( Ca ) nötron sayısı:
    Bağıl atom kütlesi - Atom numarası = 40-20= 20'dir .

    Bu gösterim , periyodik tablonun dışında , örneğin herhangi bir anlatımda elementin adı geçerken de kullanılabilir . Bazı durumlarda , bu iki değerin yeri tam tersi şekilde ( atom numarası altta , bağıl atom kütlesi üstte ) de olabilir . Ek olarak , simgenin sağ tarafında , elementin + ya da - yükü de gösterilebilir .

    Element Simgesi: Her elemente ait bir ya da iki harften oluşan simgelerin , uluslararası geçerliliği vardır . Element simgeleri hakkında detaylı bilgi için tıklayınız .

    Elektron Dizilimi: Uyarılmamış bir atomdaki elektronların konumlarını gösterir . Kimyabilimciler , temel fizik bilgilerine dayanarak , atomların elektron dizilimlerine göre nasıl davranabilecekleri konusunda fikir yürütebilirler . Elektron dizilimi , bir atomun kararlılık , kaynama noktası ve iletkenlik gibi özellikleri hakkında bilgi verir . Atomların son enerji düzeylerine ( en dış yörüngelerine ) "valans düzeyi" , burada yer alan elektronlara da "valans elektronları" adı verilir . Kimyasal tepkimelerde birinci derecede önem taşıyan elektronlar , valans elektronlarıdır .

    Bir elementin periyodik tablodaki yerine bakarak , o elementin elektron dizilimi de anlaşılabilir . Aynı grupta ( dikey sırada ) yer alan elementlerin elektron dizilimleri büyük benzerlik gösterir ve bu nedenle de kimyasal tepkimelerde benzer şekilde davranırlar .

    Yükseltgenme basamağı ( sayısı ) : Bir elementin , bileşiklerinde alabileceği değerliklerdir . İngilizce'deki "oxidation state" kullanımına karşılık gelmektedir .

    Periyodik tabloda yer alan elementler , gözterdikleri belirli ortak özelliklere göre gruplar halinde inceleniyor . Bu gruplar hakkında kısaca bilgi vermek gerekirse:



    1 . Alkali Metaller:    Periyodik tablonun ilk grubunda ( dikey sırasında ) yer alan metallerdir . Fransiyum dışında hepsi , yumuşak yapıda ve parlak görünümdedir . Kolaylıkla eriyebilir ve uçucu hale geçebilirler . Bağıl atom kütleleri arttıkça , erime ve kaynama noktaları da düşüş gösterir . Diğer metallere kıyasla , özkütleleri de oldukça düşüktür . Hepsi de , tepkimelerde etkindir . En yüksek temel enerji düzeylerinde bir tek elektron taşırlar . Bu elektronu çok kolay kaybederek +1 yüklü iyonlar oluşturabildikleri için , kuvvetli indirgendirler . Isı ve elektriği çok iyi iletirler . Suyla etkileşimleri çok güçlüdür , suyla tepkime sonucunda hidrojen gazı açığa çıkarırlar .

    2 . Toprak Alkali Metaller:    Periyodik tablonun baştan ikinci grubunda ( dikey sırasında ) yer alan elementlerdir . Sıklıkla beyaz renkli olup , yumuşak ve işlenebilir yapıdadırlar . Alkali metallerden daha az tepken ( tepkimelere girmeye eğilimli ) karakterde olmalarının yanında , erime ve kaynama sıcaklıkları da daha düşüktür . İyonlaşma enerjileri de alkali metallerden daha yüksektir . Toprak elementleri ismi , bu gruptaki elementlerin toprakta bulunan oksitlerinin , eski kimyabilimciler tarafından ayrı birer element olarak düşünülmesinden gelir .

    3 . Geçiş metalleri:    Sertlikleri , yüksek yoğunlukları , iyi ısı iletkenlikleri ve yüksek erime-kaynama sıcaklıklarıyla tanınırlar . Özellikle sertlikleri nedeniyle , saf halde ya da alaşım halinde yapı malzemesi olarak kullanılırlar . Geçiş elementlerinin hepsi , elektron dizilimlerinde , en dışta her zaman d orbitalinde elektron taşırlar . Tepkimelere giren elektronlar da , d orbitalindeki elektronlardır . Geçiş metalleri sıklıkla birden fazla yükseltgenme basamağına sahiptir . Çoğu , asit çözeltilerinde hidrojenle yer değiştirecek kadar elektropozitiftir . İyonları renkli olduğu için , analizlerde kolay ayırt edilirler .

    4 . Lantanidler:    Geçiş metallerinin bir alt serini oluştururlar ve toprakta eser miktarda bulunmaları nedeniyle , "nadir toprak elementleri" olarak da isimlendirilirler . En önemli ortak özellikleri , elektron değişiminin yalnızca 4f orbitaline elektron katılımıyla gerçekleşmesidir . Özellikle +3 değerlikli hallerinde , birbirlerine çok benzeyen özellikler gösterirler . Kuvvetli elektropozitif olmaları nedeniyle , üretilmeleri zordur . Çoğunun iyon hallerinin karakteristik renkleri vardır .

    5 . Aktinidler:    Bu elementlerin en önemli ortak özelliği , elektron katılımının 5f orbitalinde gerçekleşmesidir . Geçiş metallerinin bir alt serisi konumundadırlar ve doğada çok ender bulunabilirler .

    6 . Transaktinidler:    Aktinidleri takip eden elementlere bu ad verilir . Uranyumdan daha büyük olan bu elementler , yalnızca nükleer reaktörlerde ya da parçacık hızlandırıcılarda elde edilebilirler . Geçiş elementlerinin bir alt bölümüdürler . Metaller ya da ametaller arasındaki yerleri , kesin olarak belirlenememiştir .

    7 . Ametaller:    Metal özelliği göstermeyen elementlerdir . Metaller çözeltilerde katyonları ( pozitif yüklü iyonları ) oluştururken , ametaller anyon ( negatif yüklü iyon ) oluşturma eğilimindedir . Metallerin aksine iyi iletken değillerdir ve elektronegatiflikleri çok yüksektir . Metaller ve ametaller arasında özellikler gösteren bazı yarıiletken elementler , "metaloidler" olarak da adlandırılır . Halojenler ve soygazlar da ametal doğadadır .

    8 . Halojenler:    Periyodik tablonun 7A grubunda bulunan , tepkimeye eğilimli ametallerdir . Bu gruptaki elementlerin hepsi elektronegatiftir . Elektron alma eğilimi en yüksek olan elementlerdir . Doğada sert olarak değil , mineraller halinde bulunurlar . Element halinde 2 atomlu moleküllerden oluşurlar . Oda koşullarında flor ve klor gaz , brom sıvı , iyotsa katı haldedir . Erime ve kaynama noktaları grupta aşağıdan yukarıya doğru azalır . Zehirli ve tehlikeli elementler olarak bilinirler .

    9 . Soygazlar:    Periyodik tablonun en son grubunu oluşturan , tümü tek atomlu ve renksiz gaz halinde bulunan elementlerdir . En dış yörüngeleri elektronlarla tamamen dolu olduğu için son derece kararlıdırlar ve tepkimelere eğilimleri de çok düşüktür . Bu davranışları nedeniyle de "soygaz" adını almışlardır . Atmosferde bulunurlar ve sıvı havanın damıtılmasıyla elde edilirler . İlk keşfedilen soygaz , hidrojenden sonra en hafif element olan helyumdur . Radon , çekirdeği dayanıksız olan , radyoaktif bir elementtir . Çok düşük olan erime ve kaynama noktaları , grupta yukarıdan aşağıya gidildikçe yükselir . İyonlaşma enerjileri , sıralarında en yüksek olan elementlerdir .


BOŞALTIM SİSTEMİ



1- Boşaltım Sistemi :
Canlıların yaşamsal faaliyetlerini sürdürebilmek için dışarıdan aldıkları besin içerikleri, vücutta enerji üretimi için, yapım ve onarım için ve düzenleyici olarak kullanılır. Besin içeriklerinin hücrelerde yaşamsal faaliyetlerde kullanılması (besin maddelerinin hücrelerde parçalanması) sonucu oluşan su, madensel tuzlar, karbondioksit gazı, amonyak, üre, ürik asit gibi zararlı ve atık maddelerin vücut dışına atılmasına boşaltım denir. Boşaltım olayını gerçekleştiren sisteme boşaltım sistemi denir. Boşaltım olayında, hücrelerde oluşan zararlı atık maddeler, vücuda dışarıdan alınarak kana karışan zararlı maddeler ve vücudun ihtiyacından fazla alınan yararlı maddeler dışarıya atılır.
İnsanlarda boşaltım sistemini oluşturan organlar; böbrekler, idrar (sidik) borusu (kanalı) (üreter), idrar (sidik) torbası (kesesi) ve üretradır.
İnsanlarda deri, akciğerler ve kalın bağırsak ta boşaltım yapan diğer organlardır. Ayrıca karaciğer de boşaltıma yardımcı organdır.
İnsanlarda boşaltım sistemi, solunum ve dolaşım sistemleri ile birlikte çalışır.

SORU : 1- Nefron nedir?
2- Diyaliz nedir?
3- Vücut, besin içeriklerini ne için kullanır? (Enerji üretimi, yapım, onarım ve düzenleyici olarak kullanır).
3- Besin içerikleri vücutta kullanıldıktan sonra ne olur? (Atık maddeler oluşur).

2- Boşaltım Sistemi Organları ve Görevleri :
İnsanlarda boşaltım sistemi; böbrekler, idrar (sidik) borusu (kanalı) (üreter) ve idrar (sidik) torbası (kesesi) ve üretradan oluşur.

a) Böbrekler :
Böbrekler, vücutta yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan atık maddelerin kandan süzülerek idrar şeklinde vücut dışına atılmasını sağlar. Yani insanlarda boşaltım olayını gerçekleştiren organ böbreklerdir.
Böbrekler karın boşluğunun arkasında ve bel hizasında, bel omurlarının (omurganın) iki yanında biri sağda biri solda olmak üzere iki tane olan ve kuru fasulyeye benzeyen (10 cm uzunluğundaki) koyu kırmızı renkli organlardır. Böbreklerin çukur olan orta kısımları birbirine dönüktür. (Böbrekler, eller bele konduğunda, belin arkasında başparmakların geldiği yerlerde bulunur).
Böbreklerin üst kısımlarında hormon salgılayan böbrek üstü bezleri bulunur. Böbreklerin etrafında kalın yağ tabakası bulunur. Bu yağ tabakası böbrekleri dış etkilere karşı korur. Böbreğin en dışında yer alan saydam, ince ve dayanıklı olan yapıya da böbrek zarı denir.
Böbreklerin birbirine bakan kısımları çukur olup, bu kısımlara göbek denir. Böbreklerin çukur olan orta kısımlarına böbrek atardamarı, böbrek toplardamarı ve idrar borusu bağlıdır. (Aorttan ayrılarak, süzülecek kanı böbreğe getiren böbrek atardamarı göbeğe girer; böbrekten kan götüren böbrek toplardamarı ve idrar kanalı göbekten çıkar).
Böbrekler, kabuk bölgesi, öz bölgesi ve havuzcuk olmak üzere üç kısımdan oluşur.

1- Kabuk Bölgesi (Korteks) :
Böbrek zarının hemen altında yer alan, toplu iğne başı görünümündeki kırmız renkli taneciklerden oluşan kısımdır. Kabuk bölgesine böbrek atardamarı bağlıdır. Böbrek atardamarı ile gelen kandaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzlar gibi zararlı ve atık maddelerin süzüldüğü yerdir.
Kabuk bölgesinde, kandaki atık maddeleri süzen taneciklere (kısma) süzücü cisimcik veya nefron (malpighi tanecikleri) denir. Nefronlar, böbreğin en küçük görev birimidir. (Her böbrekte yaklaşık 1 milyon nefron vardır).
2- Öz (Medulla) Bölgesi :
Kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından kandan süzülen su, üre, ürik asit ve madensel tuzlar gibi zararlı ve atık maddelerin yani süzüntünün yani idrarın havuzcuğa taşındığı yerdir. Atık maddeler yani idrar, öz bölgesindeki idrar kanalcıklarından geçerek havuzcuğa taşınırlar.
Öz bölgesine böbrek toplardamarı bağlıdır. Süzülen ve temizlenen kan, böbrek toplardamarı ile alınarak böbreklerden uzaklaştırılır.

3- Havuzcuk (Pelvis) Bölgesi :
Böbreğin ortasında bulunan ve kandan süzülen su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan idrarın böbreklerde toplandığı yerdir. Havuzcuğa, idrar borusu (kanalı) bağlıdır. (Sağlam bağ dokudan yapılmıştır).

b) Üreter (İdrar (Sidik) Borusu (Kanalı)) :
Böbreğin havuzcuk kısmına bağlı olan ve havuzcukta toplanan idrarı, idrar torbasına (kesesine) taşıyan 22 – 25 cm uzunluğundaki borudur.

c) İdrar (Sidik) Torbası (Kesesi) (Mesane) :
Üreter (idrar borusu) ile böbreklerden gelen idrarın vücutta toplandığı yerdir. İdrar torbası kuvvetli kaslardan yapılmıştır ve gerektiğinde genişleyerek idrarı bir süre depolar. İdrar torbasında depolanan idrar, buraya bağlı olan idrar yolundan (üretradan) ile vücut dışına atılır.

3- Boşaltım Yapan Diğer Organlar :
İnsanlarda akciğerler, deri ve karaciğer boşaltım yapan diğer organlardır.

a) Akciğerler :
Hücrelerde solunum olayı sonucu oluşan karbondioksit gazını ve su buharını, soluk verme yoluyla vücut dışına atarak boşaltım yapar.

b) Deri :
Vücutta fazla olan su ve madensel tuzları terleme yoluyla vücut dışına atarak boşaltım yapar. Ayrıca terleme yoluyla (dışarı atılan su molekülleri, ısı moleküllerini taşır) vücudun ısı dengesi sağlanmış olur.

c) Karaciğer :
Hücrelerde solunum olayında bazı besinler (proteinler) parçalandığında amonyak denilen ve çok zehirli olan bir sıvı oluşur. Karaciğer, çok zehirli olan amonyağı, daha az zehirli olan üre ve ürik aside çevirerek boşaltıma yardımcı olur.
Karaciğer, yaşlanmış alyuvarlar hücrelerini parçalar ve oluşan atıklarını safra sıvısı ile bağırsaklara göndererek boşaltım yapar.

d) Kalın Bağırsak :
Kalın bağırsak, ince bağırsaktan kana geçemeyen besinler ile su, madensel tuzlar (mineraller), besin atıkları ile safra sıvısının bir süre depolanmasını ve sindirim sisteminin son bölümü olan anüse iletilip anüsten de dışkı yoluyla vücut dışına atılmasını sağlar.

NOT : 1- Atık maddeleri vücuttan uzaklaştıran organlar;
• Böbrekler
• Akciğerler
• Deri
• Kalın bağırsak
• Karaciğer (Boşaltım yapmaz).

SORU : 1- Vücudumuzdaki atık maddeleri uzaklaştıran organlar hangileridir?


4- İnsanda Boşaltım Olayının Gerçekleşmesi :
Hücrelerde yaşamsal faaliyetler sonucu oluşan su, madensel tuzlar, karbondioksit gazı ve amonyak kana verilir ve toplardamarlar ile kalbe getirilir.
Kalbe gelen kirli kan önce akciğer atardamarı ile akciğerler gönderilir ve içindeki karbondioksit gazı solunum sisteminden soluk verme yoluyla vücut dışına atılır. Temizlenen kan akciğer toplardamarı ile kalbe geri gelir. Kalbe gelen kan aort atardamarı ile vücuda pompalanır. Vücuda pompalanan kan, karaciğere gelir ve kandaki amonyak, üre ve ürik aside çevrilir. Kan daha sonra böbrek atardamarı ile böbreklere gelir. (Böbrek atardamarı, aorttan ayrılan damarlardan biridir.)
Böbreklere gelen kirli kandaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzlar, kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından süzülür. Süzülen ve temizlenen kan, böbrek toplardamarı ile böbreklerden uzaklaştırılır. (Böbreğe gelen kan oksijen yönünden, böbrek toplardamarı ile böbreklerden giden kan karbondioksit yönünden zengindir. Böbrek toplardamarı, alt ana toplardamara bağlanır).
Kabuk bölgesindeki nefronlar tarafından süzülen su, üre, ürik asit ve madensel tuzlardan oluşan süzüntü yani idrar, öz bölgesindeki idrar kanalcıklarından geçerek havuzcukta toplanır. Havuzcuktaki idrar, idrar borusu ile idrar torbasına taşınır ve idrar torbasından da idrar yoluyla vücut dışına atılır.
(Süzüntüdeki suyun büyük bir bölümü, glikoz ve diğer besin maddeleri öz bölgesindeki toplama kanalcıkları tarafından emilerek tekrar kana geçer. Bu olaya geri emilim denir. Böylece yararlı maddelerin vücut dışına atılması engellenmiş olur. Süzüntüdeki su ve besinler emildikten sonra havuzcukta kalan sıvıya idrar denir).


SORU : 1- Böbrek yetmezliği hastaların günlük yaşantısını nasıl etkiler?
2- Diyaliz cihazı, böbrek yetmezliği hastalarının tedavisinde nasıl kullanılır? (Böbreklerin görevini yerine getirir ve kandaki idrarı süzer).
3- Böbrek nakli, böbrek hastalarının hayatı açısından nasıl bir öneme sahiptir? (Böbrek yetmezliği hastalığının kesin tedavisi olduğu için diyaliz makinesine bağlanmaya ihtiyaç duymazlar).
4- Böbrek yetmezliği hastaları için teknolojik gelişmelere bağlı olarak başka hangi tedavi yöntemleri vardır?
5- Ülkemizde böbrek nakli ihtiyacı karşılanabiliyor mu?
6- Hastalara böbrek nakli nasıl yapılır?
7- Boşaltım sistemi ile ilgili hastalıklarda hangi teknolojik gelişmeler kullanılır?


5- Boşaltım Sisteminde (Böbreklerde) Görülen Hastalıklar :
Boşaltım sisteminde; böbrek iltihabı, böbrek taşı, böbrek yetmezliği, idrar torbası ve idrar yolu iltihabı, nefrit, üremi, albümin, sistit, şeker hastalığı ve yüksek tansiyona bağlı olan böbrek rahatsızlıkları görülür.

a) Böbrek İltihapları :
Böbreğin öz bölgesinde veya havuzcuğunda görülür. İdrar tutamama, bel ağrısı, halsizlik, üşüme, ateşlenme gibi belirtileri vardır.

b) Böbrek Taşları :
İdrardaki madensel tuzların (kalsiyum tuzları, D vitamini ve azotlu bileşiklerin), idrar kanalcıklarında veya havuzcukta veya idrar borusunda birikmesi ile oluşur. Erkeklerde daha fazla ortaya çıkar. Sancı ve idrarda kan görülmesi gibi belirtileri vardır. (Taş oluşumunun önlenmesi için günde yeterince su içilmeli, süt ve süt ürünlerinin aşırı tüketiminden uzak durulmalıdır.)
Böbrek taşlarının tedavi yöntemlerinden biri taş kırmadır. Bunun için yüksek enerjili (ultrasonik) ses dalgaları kullanılır ve ses dalgaları cilde ve böbreklere zarar vermeden taşları kırabilir. Kırılan taşlar idrarla dışarı atılır. Büyük ve kırılamayan taşlar ise ameliyatla alınabilir.

c) Böbrek Yetmezliği :
Böbreklerin tamamen veya kısmen (%80) görevini yerine getirememesi hastalığıdır. Bu hastalığı taşıyan insanların kanındaki su, üre, ürik asit ve madensel tuzları temizlenmesi için DİYALİZ makinesine bağlanması veya böbrek naklini yapılması gerekir.
Diyaliz makinesi, idrarla atılamayan su, üre, ürik asit ve madensel tuzların kandan süzülerek kanın temizlenmesini sağlar. Bu yöntem, kalıcı tedavi sağlamaz. Kalıcı tedavi için böbrek naklinin yapılması gerekir.
Organ nakli, canlı bir kişinin bir böbreğini (sağlıklı bir kişi tek böbrekle de yaşayabilir ) ya da yeni ölmüş ama organları hala canlı birinin böbreğini alarak yapılabilir.

d) Nefrit :
Nefronların iltihaplanması hastalığıdır. Yüz, göz ve ayak bileklerinde şişme gibi belirtileri vardır. Bulaşıcı hastalıklar sonucu oluşur.

e) Üremi :
Böbrek yetmezliği sonucu idrarla atılması gereken zararlı ve atık maddelerin atılamayıp kanda (vücutta) birikmesi sonucu ortaya çıkan hastalıktır.

f) Albümin :
Nefronların görevini yapamaması sonucu, proteinli maddelerin idrara geçmesidir.

g) Sistit :
Üreme organları veya kan yoluyla gelen mikropların, idrar yollarında oluşturduğu yanmadır.

SORU : 1- Boşaltım sisteminin sağlığının korunması için neler yapılmalıdır?
2- Hastalanıldığında niçin idrar tahlili istenir?







6- Boşaltım Sisteminin Sağlığı ve Korunması :

1- Yeterli miktarda sıvı alınmalıdır. (Böbreklerin rahat çalışması için bol sıvıya ihtiyacı vardır. Alınan sıvı miktarı sıcak ve kuru havalarda arttırılmalıdır. Günlük en az 2 litre su alınmalıdır.)
2- İdrar uzun süre tutulmamalıdır. (Böbrek taşları oluşabilir).
3- Böbrekler ve idrar yolları soğuktan korunmalıdır. (Böbrek sağlığı için).
4- Aşırı acı ve baharatlı yiyecekler yenilmemelidir.
5- Düzenli banyo yapılmalıdır. (Derideki gözeneklerin açılması için).
6- İçilen su ve yenilen besinler temiz olmalıdır.
7- Böbrek iltihabı rahatsızlıklarında tedavi yarıda kesilmemeli ve ilaçlar zamanında alınmalıdır.
8- Diş çürükleri ve boğaz iltihabı hemen tedavi ettirilmelidir. (Çürük veya iltihaba yol açan mikroorganizmalar, kalıcı böbrek rahatsızlıklarına yol açabilir.)
9- Kişisel temizliğe dikkat edilmelidir.

NOT : 1- Boşaltım sistemi, solunum ve dolaşım sistemleri ile birlikte çalışır.
2- İdrarda safra sıvısı olduğu için idrar sarı renklidir.
3- Kandan süzülen idrarda glikoz (şeker) varsa bu kişi şeker hastasıdır.
4- Bel soğukluğu ve AİDS, cinsel yolla veya kan yoluyla bulaşan bulaşıcı hastalıklardır ve bu hastalıklar böbreklerin çalışmasını engellerler.
5- Böbreklerin en küçük görev birimi nefronlardır. Nefronlar, süzme ve geri emilme yoluyla çalışırlar.
6- • Her böbrekte yaklaşık 1 milyon tane nefron bulunur.
• Vücutta her 1 dakikada kanın 1 litresi böbreklerden geçer. Günde ortalama 500 litre kan böbrekler tarafından süzülür.
• Böbrekler her 10 – 20 dakikada bir vücuttaki kanın tamamının süzülmesini sağlar. Bu işlem günde 100 – 150 kez tekrarlanır.
• Böbreklerde süzülen kanın %98–99’u geri emilerek böbreklerden uzaklaştırılır.
• Günde ortalama 1,5 – 2 litre idrar oluşur. (Hayat boyu yaklaşık 45.000 litre).
• İdrar kesesi, yetişkin insanlarda 600–700 mlt kadar, çocuklarda ise 500 mlt kadar idrar tutabilir. Çocuklarda idrar kesesinin ¼ ü dolunca çocuk idrar yapma ihtiyacı duyar.
7- Kalın bağırsak, boşaltım sistemi organı değildir, sindirim sistemi organıdır.
8- Böbrek atardamarı → Oksijeni bol, taşıdığı kanda zehirli atıklar fazla.
Böbrek toplardamarı → Karbondioksiti bol, taşıdığı kan zararlı maddelerden arındırılmış.
9- Bir nefronun yapısı üç kısımdan oluşur:
1- Glomerül : Kılcal damarların oluşturduğu yumaktır.
2- Bowman Kapsülü : Kılcal damar yumağının ( glomerül’ün )
çevresini saran zarsı yapıdır.
3- Boşaltım Kanalcıkları : Bowman kapsülünün devamıdır.
Kanalcıklar kıvrımlı olup, yer yer ‘U’ görünümü alırlar.(U kısım kabuk bölgesinde değildir, öz bölgesine sarkmıştır.) Boşaltım kanalcıkları, böbreğin ortasına açılan toplama kanallarına uzanırlar.
10- Öz bölgesinde taban kısmı kabuk bölgesine, tepe kısmı havuzcuğa bakan, piramit şeklinde yapılar vardır. Bunlara malpighi piramitleri denir. Bu piramitler idrar toplama kanallarından oluşur. Ayrıca boşaltım kanalcıklarının U kısmı da öz bölgesindedir.
Öz bölgesi süzülen sıvıdaki faydalı maddelerin geri emildiği yerdir.
11- İdrarın oluşması ve vücuttan atılması :
• Kan, böbrek atardamarları yoluyla böbreklere gelir ve nefronlarda süzülür.
• Kan içindeki yararlı maddeler, süzülme sırasında nefronlarda emilir (geri emilim) ve tekrar kana geçer.
• Süzülerek temizlenen bu kan, böbrek toplardamarı ile böbreklerden çıkar.
• Süzülmeden sonra kalan tuzun ve suyun fazlası ile üre idrarı oluşturur.
• Oluşan idrar, üreterde ve idrar kesesinde toplanır.
• İdrar üretra ile vücuttan dışarı atılır.
12- Boşaltım sistemi hastalıklarını inceleyen bilim dalına nefroloji denir.



1- Ülkemizde böbrek nakli ihtiyacı karşılanabiliyor mu?
Ülkemizde yaklaşık 30 bin kronik böbrek yetmezliği hastası, haftanın üç günü diyaliz cihazına bağlı olarak “böbrek nakli olabilmek umuduyla’ hayatını sürdürmeye çalışmaktadır. Ancak bu hastaların yılda sadece 600’ü bu imkânı elde edebiliyor. Ülkemizde bugüne kadar toplam 4800 böbrek nakli yapılmıştır. Yeterli sayıda organ bağışı yapılmadığından böbrek nakli ihtiyacı karşılanamamaktadır.

2- Hastalar böbrek nakli nasıl yapılıyor?
Yaşayan bir insanın böbreklerinden birinin nakil ihtiyacı olan bir başkasına ameliyatla nakledilmesi şeklinde yapılır. Ayrıca beyin ölümü geçekleşmiş bağışçının böbreğinin alınarak ihtiyacı olan bir kişiye verilmesi yoluyla da gerçekleşir.